
Create Your First Project
Start adding your projects to your portfolio. Click on "Manage Projects" to get started
TBMM YAPAY ZEKAYA HUKUKİ ALTYAPI İÇİN DÜĞMEYE BASTI
05.10.2024 tarihli Resmi Gazete’de yapay zekaya hukuki altyapı oluşturulmasına dair TBMM kararı yayımlandı. Kararda, “Yapay zekâ teknolojilerinin gelişimine yönelik adımların belirlenmesi, hukuki altyapının oluşturulması ve yapay zekâ kullanımının getirdiği risklerin önlenmesi için gerekli tedbirlerin tespit edilmesi amacıyla bir Meclis araştırma komisyonu kurulmasına karar verilmiştir. Komisyon 22 üyeden oluşacak ve 3 ay süreyle çalışacaktır. Gerekli görüldüğünde komisyon Ankara dışında da faaliyet gösterebilecektir.” ifadeleri kullanıldı.
İlerleyen süreçlerde Yapay Zeka ve Hukuk ilişkisi hakkında çokça tartışma olacağı kesin. Bugüne kadarki tartışmaların tamamında yapay zeka teknolojilerini kullanan ve üretenler konuyu ele aldılar. Ancak, ortalama bir insandan daha hızlı öğrenebilen ve kendisine tanımlanan bilgilerle kısa sürede karmaşık işlemleri yapabilen yapay zekanın konuşabilen temsilcilerinden, “Türkiye’de Yapay Zeka Hukuku” hakkında bir değerlendirme yapmaları talep edilmedi. AGD Hukuk ve Danışmanlık olarak Dünya çapında en çok kullanılan iki yapay zeka sohbet robotundan, “Türkiye’de Yapay Zeka Hukuku” ve "Türkiye’de Uygulanabilecek Yapay Zeka Hukuku Modelleri” hakkında bir değerlendirme yapmalarını istedik. Sonuç bizi oldukça şaşırttı.
GEMINI :
“Yapay Zeka Hukuku”: Türkiye'de Yeni Bir Düzenleme Çerçevesi
Yapay zeka teknolojilerindeki hızlı ilerlemeler, hukuk sistemlerini kökten dönüştürme potansiyeline sahiptir. Bu teknolojilerin sunduğu fırsatlar kadar, beraberinde getirdiği hukuki belirsizlikler de artmaktadır. Bu bağlamda, Türkiye'de yapay zeka hukuku alanında kapsamlı bir düzenleme ihtiyacı ortaya çıkmıştır.
Uluslararası Pratikler ve Türkiye'ye Özel Yaklaşım
Dünya genelinde pek çok ülke, yapay zekanın potansiyel risklerini ve faydalarını dengelemek amacıyla farklı hukuki çerçeveler oluşturmaktadır. Avrupa Birliği gibi düzenleyici otoritelerin kapsamlı çalışmaları, yapay zekanın şeffaflığı, hesap verebilirliği ve ayrımcılık yapmaması gibi temel ilkeler üzerinde durmaktadır. Çin ise yapay zekayı ekonomik büyüme ve sosyal kontrol için bir araç olarak görmekte ve bu doğrultuda sıkı düzenlemeler getirmektedir. ABD ise daha çok piyasa odaklı bir yaklaşım benimsemektedir.
Türkiye'nin yapay zeka hukuku modelini belirlerken, ülkenin teknolojik gelişimi, ekonomik hedefleri, sosyal yapısı ve uluslararası standartlar dikkate alınmalıdır. Bu bağlamda, Türkiye'de oluşturulacak bir yapay zeka hukuku çerçevesinin;
Esnek ve Dinamik: Teknolojinin hızla değişen doğasına uyum sağlayabilecek kadar esnek ve güncelleme mekanizmalarına sahip olması,
Çerçeve Özelliği: Yapay zekanın farklı alanlardaki kullanımını düzenleyen genel bir çerçeve sunması,
Risk Temelli: Yüksek riskli yapay zeka uygulamalarına daha sıkı düzenlemeler getirirken, düşük riskli uygulamalara daha az müdahale etmesi,
Katılımcı: Akademik camia, özel sektör ve sivil toplum kuruluşlarının düzenleme süreçlerine aktif katılımını sağlaması,
Uluslararası İşbirliği: Uluslararası standartlarla uyumlu bir yaklaşım benimseyerek, küresel yapay zeka ekosistemine entegrasyonu kolaylaştırması gerekmektedir.
Türkiye İçin Önemli Hukuki Konular
Türkiye'de yapay zeka hukuku düzenlemesinde aşağıdaki konulara özel önem verilmelidir:
Veri Gizliliği ve Güvenliği: Yapay zeka sistemlerinin kişisel verilere erişimi ve bu verilerin korunması konusunda kapsamlı düzenlemeler getirilmelidir.
Sorumluluk: Yapay zeka sistemlerinin neden olduğu zararların sorumluluğunun belirlenmesi ve tazminat mekanizmalarının oluşturulması gerekmektedir.
Ayrımcılık: Yapay zeka sistemlerinin cinsiyet, ırk, din gibi farklılıklar temelinde ayrımcılık yapmasının önlenmesi için etkili önlemler alınmalıdır.
Şeffaflık: Yapay zeka kararlarının nasıl alındığının anlaşılır hale getirilmesi ve karar verme süreçlerinin denetlenebilir olması sağlanmalıdır.
Etik İlkeler: Yapay zeka geliştirme ve kullanımında insan haklarına, etik değerlere ve toplumsal faydaya uygunluk ilkelerinin benimsenmesi gerekmektedir.
Yapay zeka, geleceğin teknolojisi olarak kabul edilmektedir. Bu teknolojinin sunduğu fırsatlardan tam anlamıyla yararlanabilmek için, hukuki bir belirsizlik ortamının ortadan kaldırılması ve güvenilir bir düzenleme çerçevesinin oluşturulması gerekmektedir. Türkiye'nin bu alanda yapacağı düzenlemeler, hem ülkenin teknolojik gelişimine katkı sağlayacak hem de vatandaşların haklarını koruyacaktır.
Öneriler
Yapay zeka hukuku alanında akademik çalışmaların desteklenmesi ve multidisipliner bir yaklaşım benimsenmesi,
Sivil toplum kuruluşlarının ve özel sektörün düzenleme süreçlerine aktif olarak dahil edilmesi,
Uluslararası iyi uygulamaların incelenmesi ve Türkiye'ye uyarlanması,
Düzenli olarak güncellenen bir yapay zeka hukuku stratejisi geliştirilmesi önerilmektedir.
CHATGPT:
"Yapay Zekânın Hukuki Düzenlenmesi”: Türkiye İçin Uygun Hukuk Modeli Üzerine Bir Analiz
Yapay Zekâ (YZ) teknolojilerinin hızla gelişmesiyle birlikte, dünya genelinde birçok ülke, YZ’nin kullanımını düzenlemeye yönelik hukuki çerçeveler oluşturmaya başlamıştır. Bu düzenlemeler, teknolojinin etik, güvenlik, veri gizliliği ve sorumluluk gibi temel meselelerde yol açabileceği riskleri kontrol altına almayı amaçlamaktadır. Türkiye’nin bu alandaki hukuki boşlukları gidermek için hangi modeli tercih etmesi gerektiği sorusunu tartışmadan önce, uluslararası alanda kabul görmüş düzenleme modellerini incelemek, konuya daha geniş bir perspektiften yaklaşmamızı sağlayacaktır.
1. Avrupa Birliği (AB) Modeli
Avrupa Birliği, YZ düzenlemeleri konusunda lider konumda olup, Nisan 2021’de yayımlanan Yapay Zekâ Yasası Taslağı (Artificial Intelligence Act) ile kapsamlı bir hukuki düzenleme sürecini başlatmıştır. AB’nin benimsediği model, risk esasına dayalı bir yaklaşımdır. Bu bağlamda YZ uygulamaları dört ana risk kategorisinde değerlendirilmektedir:
Yüksek Riskli YZ Sistemleri: Sağlık, ulaşım, yargı gibi kritik alanlarda kullanılan YZ sistemlerine yönelik olarak daha sıkı denetim ve uygunluk şartları getirilmiştir. Bu sistemlerin, belirli güvenlik ve etik standartları karşılaması zorunludur.
Düşük Riskli YZ Sistemleri: Sohbet robotları gibi kullanıcı etkileşimine dayanan sistemlerde, kullanıcının bu sistemlerin farkında olması yeterli görülmektedir.
Minimal Riskli YZ Sistemleri: Herhangi bir denetim gerektirmeyen YZ uygulamaları bu kategoriye dahildir.
Yasaklı YZ Uygulamaları: Bireylerin özgür iradesini manipüle eden, insan haklarını ihlal eden veya toplumsal puanlama sistemleri gibi yüksek etik risk taşıyan YZ uygulamaları yasaklanmıştır.
AB’nin risk esaslı bu yaklaşımı, YZ’nin kullanılacağı alanın önemine göre hukuki yükümlülükler belirlemekte olup, Türkiye açısından da dikkate alınması gereken bir model teşkil etmektedir.
2. Amerika Birleşik Devletleri (ABD) Modeli
Amerika Birleşik Devletleri’nde YZ'ye yönelik federal düzeyde kapsamlı bir mevzuat bulunmamakla birlikte, sektörel ve eyalet bazlı düzenlemeler yapılmıştır. 2022 yılında yayımlanan Ulusal Yapay Zekâ Stratejisi, YZ teknolojilerinin geliştirilmesinde etik, güvenlik ve inovasyonun dengelenmesi gerektiğini vurgulamaktadır. ABD, YZ’nin inovasyon potansiyelini engellemeyen, ancak veri gizliliği ve etik ihlalleri önlemek için sektörel düzenlemelerle denetleyen bir modeli benimsemektedir. Özellikle Federal Ticaret Komisyonu (FTC), YZ’nin tüketici haklarına ve kişisel verilere olumsuz etkileri açısından denetleyici rol üstlenmektedir.
ABD'nin sektörel yaklaşımı, esneklik ve inovasyon odaklı bir düzenleme modeline ihtiyaç duyan ülkeler için örnek teşkil edebilir. Türkiye için de inovasyonu teşvik eden ancak aynı zamanda veri güvenliği ve etik ihlalleri önlemeye yönelik bir sektörel denetim modeli, ABD’den esinlenerek değerlendirilebilir.
3. Çin Modeli
Çin Halk Cumhuriyeti, YZ’yi stratejik bir ulusal hedef olarak görmektedir ve bu doğrultuda merkeziyetçi bir düzenleme yaklaşımı benimsemektedir. 2021 yılında yürürlüğe giren Veri Güvenliği Yasası ve Kişisel Bilgilerin Korunması Yasası, YZ sistemlerinin veri toplama ve işleme süreçlerini düzenlemektedir. Çin'de YZ’nin devlet kontrolünde geliştirilmesi ve toplumsal gözetim amaçlı kullanılması, diğer ülkelerden ayrışan bir özellik olarak öne çıkmaktadır. Çin modelinin, YZ’nin devlet çıkarları doğrultusunda şekillendiği ve birey haklarına odaklanmaktan ziyade devletin çıkarlarını korumaya yönelik olduğu söylenebilir.
Türkiye’nin daha özgürlükçü ve birey odaklı bir hukuki yapı benimsemesi gerektiği düşünüldüğünde, Çin modelinin Türkiye için uygun olmadığı açıktır. Ancak, devletin stratejik öncelikleri göz önüne alındığında, belirli alanlarda devlet kontrolünün artırılması ve veri güvenliği ile ilgili daha sert düzenlemelerin yapılması konusunda Çin modelinden esinlenilebilir.
4. Birleşik Krallık Modeli
Birleşik Krallık, Avrupa Birliği’nden ayrıldıktan sonra kendi YZ düzenlemelerini bağımsız olarak geliştirmiştir. 2023 yılında yayımlanan Yapay Zekâ Beyaz Kitap (AI White Paper), YZ'nin kullanımına ilişkin hafif dokunuşlu bir düzenleme modelini benimsemektedir. Her sektörde denetleyici kurumlar, kendi alanlarındaki YZ sistemlerinin etik ve güvenlik standartlarını belirlemekte ve düzenlemeleri uygulamaktadır. Birleşik Krallık, YZ’nin inovasyonu destekleyecek şekilde düzenlenmesini ön planda tutmakta, sıkı denetim yerine sektörel öz denetimi teşvik etmektedir.
Türkiye için bu model, özellikle inovasyon ve teknolojik gelişim odaklı düzenlemeler geliştirilirken dikkate alınabilecek esnek bir yaklaşım sunmaktadır.
Türkiye İçin Tercih Edilebilir Hukuki Model
Türkiye, YZ’nin düzenlenmesine ilişkin olarak kendi hukuki çerçevesini oluştururken, uluslararası modellerden esinlenerek yerel koşullara uygun bir yapı geliştirebilir. Türkiye'nin mevcut hukuk düzeni, Kişisel Verilerin Korunması Kanunu (KVKK) gibi veri güvenliğini önceleyen mevzuatlarla YZ düzenlemeleri için önemli bir altyapı sunmaktadır. Bununla birlikte, Türkiye'nin küresel rekabet gücünü artırması ve inovasyonu desteklemesi adına dengeli ve esnek bir yaklaşım benimsemesi elzemdir.
Risk Esaslı Düzenleme: AB modelinde olduğu gibi, YZ uygulamalarının risk seviyelerine göre farklı yükümlülükler getiren bir düzenleme Türkiye için uygun olabilir. Yüksek riskli alanlar, özellikle sağlık, ulaşım ve adalet gibi sektörlerde sıkı denetimlere tabi tutulmalı; düşük ve minimal riskli alanlarda ise inovasyonu teşvik eden daha esnek kurallar uygulanmalıdır.
İnovasyonu Destekleyen Sektörel Düzenleme: ABD ve Birleşik Krallık’ın sektörel yaklaşımlarında görüldüğü gibi, Türkiye de YZ’yi inovatif gelişmelerin önünü açacak şekilde düzenleyebilir. YZ teknolojilerinin farklı sektörlerde kullanımına yönelik öz denetim mekanizmalarının teşvik edilmesi ve belirli sektörlerde devletin yönlendirici rol üstlenmesi düşünülebilir.
Veri Güvenliği ve Birey Hakları: Türkiye, AB’de olduğu gibi, bireylerin kişisel verilerinin korunmasına ve YZ'nin etik kullanımına büyük önem vermelidir. KVKK, bu konuda mevcut düzenleyici altyapıyı sağlamakla birlikte, YZ uygulamalarının veri işleme süreçlerinde daha sıkı kontrollerin ve şeffaflığın sağlanması gerekmektedir.
Sonuç olarak, Türkiye için en uygun YZ hukuku modeli, AB’nin risk bazlı yaklaşımı ile ABD ve Birleşik Krallık’ın inovasyonu teşvik eden sektörel düzenleme modellerinin bir sentezi olabilir. Bu sayede, Türkiye YZ teknolojilerinde hem rekabet avantajı elde edebilir hem de birey haklarını koruyarak toplumsal kabulü sağlayabilir.